Üniversite Dönemini En Verimli Nasıl Geçirebilirsiniz? (Başlangıç)

Uzun gelecek olsa da çok hızlı geçecek: 2, 4 veya 4+ seneniz var. Biraz da zorlanılacak ve  iyi kötü, güzel çirkin anılar birikecek. Ve sonrası mezuniyet!

Şimdi geri sarıp başa dönelim. Üniversiteye yeni başlıyorsunuz. Heyecanlısınız 🙂 Haklısınız da 🙂

Bu nadide dönemi olabildiğince doya doya, bolca hatıra biriktirerek, bolca kendinizi geliştirerek  geçirebilmek için neler yapabilirsiniz?

Bizden önceki dönemlerden hep duymuşuzdur “Bize söyleyen olmadı”, “bize yol gösteren olmadı” diye. Artık var:) Artık zamanımızda neredeyse her şey  var, yeter ki doğru yerlere bakmayı bilelim ve de bakalım.

Bu yazıyı bir yazı dizisi olarak hazırladım: Başlangıç, Son Sınıfa Doğru ve Kontrol Listesi

Bu arada bu yazı dizisini e-kitap olarak okumak isterseniz: Verimli Üniversite Dönemi E-kitabı sizler için: Verimli Üniversite Dönemi Ekitap

O zaman buyurun gelsin başlangıç için hazırladığım olmazsa olmazlar, muhakkak olsunlar sizler için:

Eğer hazırlık sınıfı okuyacaksaniz

Orta öğrenimden iyi bir yabancı dille gelmiyorsunuz veya İngilizce konusunu bir türlü halledemediniz, üstüne üstlük de hazırlık sınavını geçemediniz ve bu sene hazırlık öğrencisiyseniz rahat bir nefes alın, yoğun bir senenin ardından biraz dinlenmek sizin de hakkınız.

Ama hazırlığın da şöyle bir sıkıntısı var: biraz fazla dinlenme modunda olursanız sene sonunda kalma ihtimaliniz bir ihtimalden çok daha yakın olabiliyor. Bunu da hiç istemeyiz, en iyisi mi ne siz kalın ne de arkadaşlarınız sizsiz kalsın.

Yabancı dil, özelde İngilizce, her zaman çok işinize yarayacak, hem özel hayatınızda kişisel gelişiminiz için hem de iş hayatınızda. Yani hemen hemen her yerde. Bu nedenle bu seneyi İngilizce açısından da çok verimli geçirmek ve dil konusunu bu hazırlık döneminde cepte bilmek çok önemli. İlerliyoruz.

İlk Sene

İlk senenizi bolca gözlem yaparak, ortamı koklayarak, arkadaş edinerek geçirebilirsiniz. Eğer önünüzdeki aylarda veya seneye eve çıkmayı düşünüyorsanız şimdiden müstakbel ev arkadaşı arayışlarına ayak üstü sohbetler ile girebilirsiniz.  Yeni bir şehirdeyseniz şehri tanıyarak, kampüs hayatını bolca yaşayarak, üniversitenin kulüplerini keşfederek geçirebilirsiniz bu seneyi. Geçen senelerde özlediğiniz, mahrum kaldığınız hobilerinize, okumak istediğiniz romanlara, izlemek istediğiniz filmlere yoğunlaşabilirsiniz.

Dersler

Eğitim hayatımızdan beklentimiz bizi iş hayatına, kariyerimize hazırlamasıdır. Dersler belki bunun %50’sinden fazlası değildir.

Şöyle ki, derslerde gördüğünüz bilginin %60’ını unutacağınızı varsayarsak, nedir derslerden arta kalan? Bakış açısıdır. Bu da çok önemlidir. Yorum yapma, çözüm bulma yeteneğinizdir. Kalan %40’lık bilginizle, geliştirdiğiniz bakış açınızla kariyerinizde oldukça başarılı olabilirsiniz.

Bunun için ortamdaki havayı solumanın gücünü asla es geçmeyin 🙂

Not Ortalaması

Not ortalamanız her zaman karşınıza çıkacaktır: Üniversite bünyesindeki değişim programlarında öğrenci seçilirken, burs için başvurularda, üniversitede akademisyen olarak kalmak istediğinizde, başvuracağınız yüksek lisans programlarında, hocalarınızdan referans mektubu isterken, ender olarak da iş başvurularında karşınıza çıkacaktır. Bu nedenle olmazsa olmazım not ortalamanızdır.  “Sezar’ın hakkı Sezar’a” der, bu not ortalamasını üniversite süresince olabildiğince yüksek tutmanız gerektiğinin altını çizerim.

Bu kısımda herhangi bir esneklik yok, eğer sınırlarımızı bilirsek oyunu daha güzel oynayabiliriz. Bu kısım cepte.

Genel Bir Prensip: Yazları iyi değerlendirmek

Arkadaşlar, ne bu yazlar ne de sömestir tatilleri bir daha gelmeyecek. Tatillerinizi çok çok iyi değerlendirin. Bir dakikasını bile boş, harcıalem harcamayın derim.

İyi bir staj ayarlayın, güzel bir tatile çıkın, arkadaşlarınızla railtrain yapın, yarı zamanlı bir işte çalışıp para biriktirin, ailenizle bolca vakit geçirin, yaz okulunda kalan dersleri vermeye çalışın, kendinizi geliştirin, kafanızı dinleyin ama zamanınızı iyi değerlendirin.

İyi arkadaşlar biriktirmek, bağlantılar kurmak

Tuhaf ama gerçek, şunun şurasında dünyada 5 milyarız ama aslında hayatımız boyunca öyle yüzlerce binlerce insanla tanışmıyoruz, tuhaf gerçekten.  Özellikle kendi yaşıtlarımızla, akranlarımızla olduğumuz ve sürekli yeni birileriyle tanıştığımız dönem okul yıllarımız, üniversite dönemimiz. Okul yıllarını biraz es geçebiliriz çünkü kendimizi de karşıdakini de pek fazla tanımıyoruz. Bu durumda elde var üniversite dönemimiz.

Üniversite dönemini arkadaşlık bakımından da zengin geçirmeye çalışın. Kendi bölümünüzden, başka bölümlerden. Öğrenci kulüplerini değerlendirmek iyi fikir olabilir. Kampüs hayatının içinde kalmaya özen gösterin. Mezun olunca görüşebileceğiniz arkadaşlarınız olsun etrafınızda. İş hayatınız için de çok önemli oluyor, birbirinizden öğrenme, paylaşma süreci devam ediyor sonrasında da.

İlişkiler

Bu dönemde yaşadığınız duygusal ilişkilerinizi de muhakkak önemseyin. Eğer gerçekten anlaştığınızı düşündüğünüz sizin için çok değerli birisi varsa ilişkinizi korumaya, sürdürmeye, zenginleştirmeye özen gösterin. Birbirinizin kıymetini bilmeye çalışın.Daha önümüzde uzun yıllar var, ne olacağı belli olmaz diyerek iyi ilişkilerinizi ıskalamayın.

Toparlayacak olursam

Eğer planlı programlı olursanız, sizi neyin beklediği konusunda fikriniz olursa, sonraki adımları görebilir, kendinizi hazırlayabilir ve tüm bu süreçleri rahatlıkla koordine edebilirsiniz. Böylelikle minimum stres hissedersiniz çünkü insan en çok karmaşıklıktan, bilememekten korkuyor, çekiniyor.

Bilinçli, planlı programlı olursanız, daha başlamadan yolu yarılamış olursunuz.

Üniversite hayatınızı öyle bir yaşayın ki, kendi ellerinizle, zorunlu bir müfredat olmadan, olmak istediğiniz kişi olabilmek için kendi hamurunuzu kendiniz yoğurun. İstediğiniz şekli verin yine kendinize.

Üniversite döneminiz hayatınıza yön verdiğiniz, önemli kararlar aldığınız, kendinizi tanıdığınız ve anladığınız bir dönem olsun.

Sonrasında “Hazırım, vira hayat!” deyin.

Siz de hazır mısınız?

Son sınıfa doğru yazım için tıklayabilirsiniz. 

Ayrıca üniversite dönemi kontrol listesine tik atmak isterseniz tıklayın.

10 Comments Kendi yorumunu ekle

  1. İLKER dedi ki:

    Yorucu bir lise eğitiminden ve ÖSS-ÖYS-LYS-SBS-HGS gibi ne kadar kısa yazılsa da aslında tüm gençliğimizi alıp götüren bu 3 harflilerden SONRA NİHAYET 1. SINIF ;
    1. sınıf yada hazırlıkta balayı senesi bekleniyor insan, her şey çok basit olacak diye , sonra bir bakıyorsunuz diferansiyel, laplace gibi inanılmaz zor konular aaaa ben böyle düşünmemiştim ki 1. sınıftaki (Türkçe, tarih) dersleri hariç tek bir dersin bile üniversite giriş sınavından zor olduğunu görünce Ahh keşke biraz daha çalışıp Boğaziçi’ne gitseydim dersiniz 🙂
    Yeni okul , yeni yurtlar , yeni evler derken , çok arkadaşınız oluyor çoğunu da çok seveceksiniz karşılıksız ve yapmacıksız. Tatbiki dengeli davranıp her çağıranın davetine gitmeyin, bu özgürlüğü abartmayın 🙂
    Derslerden ve hocalardan zevk alın eğlenin , araştırın sevin.

    Liked by 1 kişi

    1. Zeynep Yılmaz dedi ki:

      Ben “3 Harfliler” taniminiza bayildim😅😅😅

      Beğen

    2. Zeynep Yılmaz dedi ki:

      Doğrusu çoğu genç üniversitede daha çok çalıştım diyecektir, çok güzel bir tespit👌

      Beğen

    3. Zeynep Yılmaz dedi ki:

      Her çağıranin davetine gitmemek, gerektiğinde “hayir” diyebilmek önemli bir duruş. Karşınızdaki türlü manipulasyona girebilir, niyetinden emin olmak zordur, nezaketlice teşekkür edebilmek öğrenilmesi gereken bir meziyet 💪💪

      Beğen

  2. İLKER dedi ki:

    1. sınıf için o kadar yazılacak yazı var ki,
    – Vizontele filmin de ” Bir gün Türkçe öğretmenim derse girdi ve “Kompozisyon… Çocuklar, yazı yazmak çok ciddi bir iştir. Yazı, bir kurallar silsilesidir ve çoğunuzun yaptığı gibi eşekçe yapılmaz. Şimdi, konumuz şu: Yaz tatilini nasıl geçirdiniz? Evet sual bu. Demek ki napacağız, bu yazı nasıl geçirdiğinizi bir sayfayı geçmeyecek şekilde giriş, gelişme, sonuç bölümlerine ve imla kurallarına dikkat ederek yazacağız.” dedi.
    Çok zor bir soruydu. O tarihte çocuk olan ben için, çok zor bir soruydu. O kadar çok şey olmuştu ki; çok komik, çok acıklı şeyler… O benim çocukluğumun son yazıydı.”
    Evet benim hayatımda o kadar çok şey olmuştu ki 9-10 sayfa yazmam gerekirdi, ömrümün en zor, en güzel, en farklı yılıydı. zaman asılı kalmış geçmiyordu her gün 10 gün gibi dolu yaşanıyordu. Bir günden bir sürü gün yapıyordum. Az uyuyup çok iş yaptım, zaten erken kalkmayı üniversite de alışkanlık haline getirmek gerekir.

    Beğen

    1. Zeynep Yılmaz dedi ki:

      Erken kalkmak elde var biiir, sizi dinliyoruz pür dikkat

      Beğen

  3. İLKER dedi ki:

    2.si Derslerden korkamamak ve Yeteneğin Gen lerden geldiğinin doğru olmadığı :
    Ben meslek lisesinde okudum, çizimlerimi hep sınıf arkadaşım olan amcama yaptırırdım, kalemin elime yakışmadığını ve beceremediğimi düşünürdüm. 1. sınıfta teknik resim dersinden, 2. sınıfa mimarlığa giriş dersindeki projelerimi başkasına yaptırıp 60 ( geçme notu ) alıp zar zor geçtim, 3. sınıfta geçiş yapınca yeni üniversitede tek başıma kalakaldım; asıl projeler şimdi başlıyordu Yeni bir çizim masası ve çizim kalemleri aldım bir baktım ki çizebiliyormuşum, 3-4. sınıftaki tüm proje derslerinden en az 90 almak söyle dursun, öğrenci evimin kapısında çizim sırası bekleyen çok arkadaşım oldu ama ben onlara balık vermedim, tutmayı öğrettim ( 2 tane ev arkadaşımınkileri ben yapardım elbette, Sami Mehmet’ in kulakları çınlasın ) sonuç olarak çizim yeteneğinin Gen ler den geldiğine inanırdım ama öyle değilmiş, biraz azim biraz çaba biraz zaman hepsi bu kadar.

    Liked by 1 kişi

    1. Zeynep Yılmaz dedi ki:

      Bu ne güzel bir yorum olmuş, kocaman yüreğinize sağlık. Denemek, üstüne gitmek, çabalamak, tekrar tekrar ve sonrası başarı! Ben de orta okulda sınavlara hazırlanırken hep kolayıma giden derslere çalışırdım çünkü yapabilince insan daha zevkle çalışıyor. Zorlandığım kısımları es geçerdim. Böylelikle zaten güçlü olan yanım daha da guclenirdi ki buna gerek yoktu, zayıf yanım ise hep zayıf kalırdı. Bir gün denemeye karar verdim. Yapamayinca moralim bozuldu. Kolay olmadı. Sonra yapamadığım kısımların üstüne gitmeye tekrar karar verdim. Birkaç denemeden sonra yapabildiğimi fark ettim. Artık o da diğer dersler kadar zevkli gelmeye başlamıştı. Herkese tavsiye ederim, İlker beyin belirttiği gibi, denemekten korkmayın. Tekrar tekrar deneyin, ya ki olana kadar. On bin saat kuralını da unutmayın. Bir şey üstünde ancak on bin saat çalışırsak o işte usta oluruz. Yani usta doğulmaz, usta (uzman) olunur 🤗🤗🤗

      Beğen

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s