Bazen bir şeyi söyleyip söylememekte kararsız kalırız, acaba uygun olur mu diye düşünürüz. Ben o anlarda, eğer “Uygun mu?” diye düşünmeye başladıysam, bunu söylememe yönünde bir karar almaya başladım. Böyle düşündüğüme göre demek ki bu hali ile içime sinmeyen bir yanı var diyor ve kararımı veriyorum. Böylelikle karar verme açısından elimi rahatlatan bir mekanizma geliştirmiş oldum.
Sadece bir şey söyleyip söylememekte değil, başka konularda da bunu uygulamaya başladım. Örneğin evdeki, dolabımdaki eşyalarla ilgili bir pratiklik kazandım. Eğer kendime bu soruyu soruyorsam günün sonunda demek ki çok da elimde tutmak istediğim bir şey değil diye karar veriyorum. Tabi ki sorunun akabinde aklıma çok iyi sebepler, argümanlar geliyorsa o başka.
Bizim için çok da önemli olmayan mevzular için bu pratiklik ideal olacaktır. Daha çetrefilli, katmanlı konularda böyle pratik olamayız. Pratiklik hassas konuların doğasına ters olurdu.
Hassas konu deyince aklıma ilk anda ilişkiler geliyor. Bu denli pratik olamayacak olsak da, aklıma şöyle bir şey geliyor. Üstüne düşünelim, tartışalım isterim.
Bir romantik ilişki hayal edelim. Bu ilişkiye belli bir zaman verdiğimizi, karşımızdakini iyi kötü tanıdığımızı, anladığımızı düşünelim. Ama yine de bu kişi ile bir ilişkiye başlayıp başlamamakta salınıyoruz. Hayatımızda olsun istiyoruz, varlığından hoşnutuz ancak bu kişiyi tam da bir yere koyamıyoruz, hayatımıza almakta da kararsızız. Hayatımızı bir çember gibi hayal edersek, tam da çemberin üstünde yani; ne içinde, ne dışında.
Bence bu hal, çemberin üstünde olma hali, bir romantik ilişki için çok kararsız bir hal, kimyadaki gibi. Belki bir karar verme sürecinde çemberin üstünde geçici bir süre kalınabilir ancak bir yer olarak çemberin üstü bana çok verimsiz, çok tekinsiz geliyor.
Eğer ki bir kişiyi, çemberin üstünde tutmak bizim için bir nevi konfor alanı oluşturduysa ve bir karar veremiyorsak; sanırım bu kişiyi çemberin içine almayacağımıza karar verdiğimizden olabilir.
Bir kişiyi coşkuyla hayatımıza kabul edemiyorsak, “Seni hayatımda istiyorum!” diyemiyorsak sanırım o kişi öylece bir yerde kalıyor, uzay boşluğunda salınırcasına.
Bu salınmada ihtimal o ki, bu kişi çemberin içine değil de dışına düşecektir.
Belki bu kararı vermek bize de iyi gelir. Ne dersiniz?
Şöyle bir salınalım bakalım, çemberin üstündekiler çemberin içine mi düşer, dışına mı düşer?
Hayatımızda olmasını en çok istediklerimiz bizimle olsun, hayatlar pek kıymetli.
One Comment Kendi yorumunu ekle