Hicret Aydoğar, emekli Türk Dili ve Edebiyatı / Türkçe öğretmeni, ayrıca drama lideri ve kendi tabiri ile çocuk edebiyatı tutkunu. Öğretmenlik hayatına drama liderliğini de ekleyerek bilgisini, tecrübesini iyice yoğurmuş, yeni çalışmaları ve önerileri ile de bize ışık tutmaya devam ediyor. Dahasını kendisinden dinleyelim.
Ama şimdiden söyleyeyim, sizi muhteşem bir sohbet bekliyor! Başlıyoruz:
Ben sizi bir öğretmen ve drama lideri olarak tanıyorum. Siz kendinizi bize tanıtır mısınız?
Evet bir öğretmen ve aynı zamanda bir drama lideriyim. 25 yıl süren bir öğretmenlik sürecim var. Resmi olandan emekli olsam da sivil olarak öğretmeye/öğrenmeye devam ediyorum. 25 yıllık bir öğretmenlik hizmetinden sonra yoluma, drama lideri olarak devam etme kararı aldım ve emekli oldum. Çocuk edebiyatı yüksek lisans dersi almıştım ve bu alan drama ile dokusal olarak çok uyuşuyordu. Ben de çocuklarla ve çocuklara hizmet veren eğitimcilerle çocuk edebiyatı odaklı, atölye çalışmaları yapıyorum. Bu yıl daha çok kişisel ilgi alanlarıma odaklandığım için atölyeye ara verdim. Önümüzdeki yıllarda hem çocuklarla hem yetişkinlerle edebiyat, çocuk edebiyatı, yaratıcı yazma çalışmaları yapmaya devam edeceğim.
Öğretmenliği, drama liderliğini ve edebiyatı bir potada eritmek, üstüne yeni projeler üretmek kulağa harika geliyor. Birbirini bu denli güzel besleyen süreçleri her zaman hayatımıza katmayı başaramıyoruz. Siz bunu başaranlardansınız. Üstelik kolay süreçler de değil. Bildiğim kadarı ile drama liderliği süreci oldukça meşakkatli, uzun aşamalardan geçiyorsunuz. Bize bu tecrübenizden bahsedebilir misiniz? Drama ile nasıl tanıştınız, süreç nasıl ilerledi?
Henüz öğretmenlik yaparken okuluma drama lideri olan bir rehberlik öğretmeninin gelişi ile ilk temas başladı. Uzun yıllardır sınıflarda uyguladığım, öğrenciyi odaklayan ve onları aktif kılan uygulamalı eğitimi gözlemleyen arkadaşım, yöntem olarak dramayı kullandığımı söyleyerek bunu daha da geliştirmem için beni Çağdaş Drama Derneği ile tanıştırdı. Bu tanışıklık içtenlikle söylemeliyim ki hayatımı değiştirdi. 20 yıllık öğretmendim. Mümkün olduğunca eğitimdeki yenilikleri izliyor ve uyguluyordum ancak drama eğitiminin ilk günden son güne kadar uyguladığı yöntemler karşısında hayran olmamak elde değildi.
Tamamen katılımcıyı odaklayan, hiçbir özel hazır bulunuşluk gerektirmeyen, yargılamayan, yarıştırmayan ve derecelendirmeyen, eşitlikçi, öğrenmenin gönüllülük esasına dayandığı, yöntem bakımından çok fazla çeşitlilik içeren, tecrübelerle yeniden ve yeniden yapılandırılarak sağlam bir zemine oturtulmuş, eğitimin her aşamasında yeni öğrenmelere açık, sanatsal disiplinlerle bağı güçlü, ne yaptığını bilen eğitmenlerin eşliğinde yürütülen olağanüstü bir eğitimdi. Üstelik oldukça köklüydü ve bir moda olarak değil, gelecek yüzyılın insanını eğitmenin yöntemlerini anlamaya çalışarak ilerliyordu.
Tüm bunları gözlemlediğimde büyülendim diyebilirim. Eğitim konusunda ciddi sorunları olan bizim gibi bir ülkede, bu kadar uzun zamandır faaliyet yürüten, bu kadar iyi tasarlanmış bir eğitim kurumu ile çok daha erken tanışmış olmayı dilerdim. Yine de oldukça hızlı bir giriş yapıp, iki yıl içinde tüm aşamaları bitirdim. Ardından emekli olarak, yoluma tamamen drama ile devam etme kararı aldım.
Öyle güzel anlattınız ki okul yıllarımda drama yöntemleri ile ders almış olmayı diledim. Yargılanmadan, dışlanmadan, yarıştırılmadan… Öğrencileriniz çok şanslı olmalı. Onlardan nasıl tepkiler alıyordunuz?
Dramayı bir yöntem olarak uzun yıllar bilmeden de olsa kullanmıştım, o yüzden öğrencilerim bende çok köklü bir değişim görmediler. Genel ruh halimdeki değişimler onlara elbette olumlu döndü. Bir kere çok daha eğlenceliydim. Ancak asıl olarak kullandığım tekniklerdeki çeşitlilik ve onları merkeze koyan anlayış karşısında gösterdikleri tepkiler, bana eğitimde neye ihtiyacımız olduğu gerçeğini yeniden düşündürttü.
Derse girdiğimde kendilerini tutamayıp masalara vuranlar, alkışlayanlar hatta gelip sarılanlar oluyordu : )) Üstelik dersin konusu cümlenin öğeleri iken ! Bir ders başlarken bundan daha fazla ne isteyebilirsiniz?
Hayal edemiyorum! Öğrencilerin başarılarına, okulu sevmelerine kim bilir ne denli etkisi oluyordur. O zaman öğretmenlerimizin drama ile tanışması bize bunu sağlayabilir sanırım. Ne dersiniz?
Drama liderliği eğitiminde hali hazırda eğitimci olmak genel anlamda bir avantaj gibi gözükse de aldığımız öğretmenlik eğitiminin ve okul ortamlarının ezberci ve antidemokratik ikliminin bazen bu durumu dezavantaja çevirme olasılığı da var.
Evet eğitmen olarak belli bir düzeyde pedogojik hazır bulunuşlukla, eğitimci olmayanlara göre daha avantajlı oluyorsunuz elbette ama okuldaki eğitim esnasında buyurgan, anti demokratik, öğretmen merkezli eğitim anlayışına sahipseniz, önce bildiklerinizi unutmanız gerekebilir. Yani o noktada eğitimci olmanın pek bir faydası olmuyor. Drama lideri olmak isteyen eğitimcilerin, grup yönetimi, temel pedogojik bilgiler, eğitim programlama becerisi, motivasyon yönetimi gibi pek çok açıdan daha avantajlı bir noktadan başladığını söyleyebilirim. Zaten her eğitimcinin bir drama eğitiminden geçmesi gerektiği konusunda hiç şüphem yok.
O halde özellikle eğitimciler için öneriniz ne olur?
Önerim, öğrencilerini bir an evvel drama ile tanıştırmaları. Kendilerinin bu eğitimi alma olanakları yoksa bizlerden destek alarak sınıf ortamında drama uygulamalarını gözlemleyebilirler. Biz drama liderleri bu desteği seve seve veriyoruz. Mesela derneğimiz, müzede drama eğitimini çok önemser. Pek çok okulla işbirliği yapıp, drama yöntemi ile müze gezileri düzenliyoruz. Bu konuda bizden destek alabilirler.
Ne kadar güzel olanaklar var, yeter ki isteyelim o halde. Dramanın öğrencilerin hayatını nasıl değiştirebileceğinden konuştuk. Bundan ayrı olarak biraz da kişisel gelişimimize, hayatlarımıza dokunuşuna değinelim istiyorum. Drama sizin hayatınızda neler değiştirdi çok merak ediyorum. İyi ki tanışmışım, diyor musunuz?
Öncelikle sağlığım değişti. Drama eğitimi katılımcıya yoğun bir seratonin vadettiği için (kesin bilgi) hem yaşamla hem bedeninizle ilgili algınız değişiyor. İnsanla iletişimin son derece sıcak ilerlediği, güvenli ve eşitlikçi bir ortamda yürütülüyor eğitimler. Çemberde eşit ve özgür olduğunuzu hissediyorsunuz. Klasik eğitimin zihnimizi kirlettiği ne kadar olumsuz duygu varsa, hepsinden sıyrılıyor hem insani temasın hem de öğrenmenin keyfine varıyorsunuz. Bu da elbette hiç bitmeyen bir merak duygusu ve zinde bir beden olarak dönüyor kişiye.
Bana kattığı en değerli şey, öğrenmenin ne kadar keyifli bir eylem olduğunun bilincinde olan insanlarla tanışmak oldu. Bir eğitimci olarak, her açıdan düşünülmüş ve neredeyse yüz yıldır uygulanmış, yeniden ve yeniden yapılandırılarak eksikleri gözden geçirilmiş ve gelişmeye de devam eden bir eğitim anlayışının içinde olmak, olağanüstü keyifliydi. İnsana ve eğitime bakışım ve iletişim dilim geri dönülemez bir şekilde değişti. Olumlu anlamda elbette.
Katılımcı olarak eğitim boyunca çok doyurucu bir eğitimin parçası olmak yeterince güzelken, lider olarak öğrendiklerimi uygulama şansı bulmam da çok tatmin ediciydi. Üstelik drama liderliği eğitimi size her zaman, başkalarının atölyelerinde yeniden katılımcı olma şansı verdiği için, öğrenme ve öğretme süreçlerinin içiçe geçtiği bir eğitim anlayışı. Bu bakımdan eşsiz.
“İyi ki !” dedim mi ? Bundan daha fazla hiçbir şey için bu kadar içten “İyi ki!” demedim.
İnsan elli yaşında, elim sende oynama şansını kaç kez yakalar ki : ))) Üstelik oyunun gerçek ve kalıcı bir eğitime hizmet etmesini sağlayan ehil eller liderliğinde.
Drama ile ilgili anlattıklarınız o kadar ilgi çekici ki! Daha önce drama atölyelerini duymuştum ancak bu denli dönüştürücü olduklarını hiç tahmin etmemiştim. Henüz Drama Atölyeleri ile tanışmamış olanlar, ilk defa duyanlar için dramadan, atölyelerden bahsedebilir misiniz?
Drama kendine has yapılandırması olan, belli sayıda bir gruba, çeşitli teknikleri kullanarak, liderin vermek istediği her konuyu işleyebileceği, mekan ve katılımcılardan başka karmaşık materyallere ihtiyaç duymayan bir eğitim yöntemidir. Temel materyal insandır ya da insanın yarattığı her şey. O yüzden ilk gittiğinizde sizi boş bir salon karşıladığında, çok şaşırabilirsiniz. Aslında doğa dahil her yerde drama yapılabilir. Liderlik eğitimine özel bir belirleme yapacaksak da atölyeler katılımcı sayısına göre düşünülmüş salonlardan oluşur. Eğitmen, katılımcı ve minderlerden ibaret gibi görülen bu mekanlar liderin yapılandırdığı bir atölye ile bol kahkaha, bir sürü yaratı, bol fikirle dolar günün sonunda.
Eğitimciler sınıflarında da drama yapabilirler. Atölye her yerde yapılabilir az önce söylediğim gibi ama en temel kural, katılımcının hareket etmesi ve üretmesi olduğu için dramada asla olmayacak tek şey, katılımcının sürekli oturduğu bir atölye anlayışıdır. Böyle olduğunda ona drama da demiyoruz zaten.
Gördüğünüz gibi okullardan çok farklı : ))
Sizin hissettiğiniz harika dönüşümleri bizim de hissedeceğimizi umuyorum. Ama yine sizden duymak isterim, drama bize ne kazandırır? Günlük hayatımızda etkilerini nasıl görürüz?
Aşık olduğunuzda kendinizi nasıl hissediyorsanız, o düzeyde bir mutluluk kazandırır. Üstelik her seferinde : ) Bunu bazı başlıklar altında özetleyebiliriz aslında :
Kişisel gelişiminiz bakımından:
İletişiminiz güçlenir. Kendinizi ifade etme, başkalarını dinleme, birlikte hareket etme, empati kurma, kendi isteklerinizi dile getirme, daha yaratıcı düşünme, kendine ve başkalarına güvenme, çok seçenekli düşünme, demokratik kültürü içselleştirme, zihinsel ve bedensel potansiyelinizi ortaya koyma, farklı sorunlara farklı çözümler üretme gibi pek çok becerinizi geliştirir. Daha esnek, daha yapıcı, daha yaratıcı, daha eleştirel, daha özgüvenli ve daha kapsayıcı bir duruş edinebilirsiniz. Üstelik tüm bunları yaparken eğlenmekten feragat etmek zorunda değilsiniz.
Mesleki gelişim bakımından:
Öncelikle drama tüm meslek gruplarını kapsar. Hangi meslekten olursanız olun dramanın size sunacağı esnekliğe ve yaratıcılık becerisine ihtiyacınız olacaktır çünkü. Mesleki olarak daha yaratıcı, risk alan, liderlik yapabilen, becerilerini kullanan, başkalarının becerileriyle barışık, birlikte davranma becerisi gelişmiş, sorun çözen birer birey olmanıza yardımcı olabilir drama eğitimi. Atölyelerde karşılaşacağınız onlarca farklı meslek ve yaş grubundan insanla kuracağınız yakın temasın size öğretecekleri de cabası.
Daha ne olsun diyorum : ) Sanırım hepimizin ilgisini çekmiştir. Şimdi bir drama atölyesine başvurmak istesek bize neler tavsiye edersiniz? Nereden başlayalım?
Bugün Çağdaş Drama Derneği’ne gidip yeni bir gruba kayıt olmanızı tavsiye ediyorum. Selanik caddesinden başlayabilirsiniz 🙂 Drama eğitimi konusunda en yetkili kurum Çağdaş Drama Derneği. Yılların birikimi ile ilkeli ve doğru eğitimi alma şansı sunuyor katılımcısına.
Doğrudan liderlik eğitimine başlamadan önce bir atölyeye katılmak isterlerse derneğin “YA/DA” eğitimleri hakkında bilgi alabilir, orada birkaç atölyeye katılarak drama ile doğrudan temas edebilirler. Drama lideri olmak bir zorunluluk değil elbette. İsterlerse hep bu şekilde “YA/DA” atölyeleri, ücretsiz yürütülen birim etkinlikleri ile drama ile dirsek temaslarını koruyabilirler.
Sizin de bahsettiğiniz gibi Çağdaş Drama Derneği bu alanın öncüsü ve oldukça yetkin bir kurum. Derneğin çalışmalarından, ortamından ve varsa diğer atölyelerinden bahsedebilir misiniz?
Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Güzel Sanatlar Eğitimi Anabilim Dalı emekli öğretim üyesi Prof. Dr. İnci San ve Devlet Tiyatrosu sanatçısı Tamer Levent ve bir grup eğitim, eğitim bilimleri, sanat, sanat eğitimi alanlarında çalışan kişiler tarafından 5 Mart 1990 yılında kurulmuştur. Derneğin temel amacı, yaratıcı dramayı tiyatro, eğitim ve sosyal yaşamda bir disiplin ve yöntem olarak geliştirmek ve yaygınlaştırmaktır. Bu amacı gerçekleştirebilmek için eğitim ve tiyatro ilişkisine odaklanan Derneğimiz, seminer, kurs, yayın, konferans, danışmanlık vb. akademik düzeyde bilimsel araştırma ve projeler gibi ulusal ve uluslararası etkinlikler yapmakta, üniversite dâhil hemen her eğitim basamağında bulunan öğretmen ve öğretim elemanlarına hizmet içi eğitimler vererek alana yaratıcı drama eğitmeni/lideri yetiştirmektedir.
Çocuk, ergen, yetişkinlere yönelik olarak da yaratıcı drama atölyeleri organize eden Derneğimiz, eğitimci, öğretmen, polis, ev kadınları, mühendis, avukat, sağlık çalışanları, çeşitli sendika üyeleri, turizm alanında çalışanlar gibi pek çok farklı grup ile de yaratıcı drama eğitim ve kurslarını düzenlemektedir. Derneğin bütün bu çalışmalarda ulaşmak istediği uzak hedefi yaratıcı drama yoluyla daha yaratıcı, çağdaş, demokratik, empati becerisi gelişmiş, kendi ile başkaları ile barışık, eleştirel düşünebilen, paylaşımcı bireyleri estetik bir kaygı bütünlüğünde yetiştirmek ve katkıda bulunmaktır.
Derneğimizin merkezi Ankara’dadır ve Türkiye çapında şube ve temsilciliklere sahiptir. İstanbul, İzmir, Eskişehir’de şubelerimiz ; Adana, Antalya, Burdur,Bursa, Denizli, Hatay, Kayseri, Kocaeli, Muğla, Mersin, Şanlıurfa ve Trabzon’da da temsilciliklerimiz bulunmaktadır.
Bu sohbet drama ile ilgili bizim ufkumuzu açtı. Bizi drama ile tanıştırmakla kalmadı adeta kendisine hayran bıraktı. Kendim ve okuyucular adına çok teşekkür ediyorum. Bu arada Hicret Aydoğar’ın çocuk edebiyatı ile ilgili önerilerini, Çocuk Edebiyatı Üstüne yazısında ele aldık. O yüzden burada bu konuya girmiyoruz. Son olarak bu sohbette bizimle paylaşmak istediğiniz, okuyucularımıza iletmek istediğiniz bir mesajınız var mı?
Okur kitlenizin gençlerden oluştuğunu tahmin ediyorum. Drama sürecimde hiç temas etmediğim kadar çok sayıda genç ile temas etme şansı buldum. Biz eskiler, her ne kadar yeni kuşaklar üstüne homurdanmakta bitmek tükenmek bitmeyen bir tutkuya sahip olsak da yeni kuşağın umut dolu, iyilik dolu, merak dolu bir enerjiyle geldiğine tanık oldum. Bu tanıklık süreçte, benim en büyük kazanımımdı.
Onlara inanıyorum. Bizim kuşağa göre politikayla az ilgili ama daha çözüm odaklılar. Dünyayı zarafetle değiştirmek istiyorlar ve biz onlara inanırsak sanırım bunu başaracaklar.
Siz gençlerin, kendinizle birlikte dünyayı değiştirmeye başlamak için sahip olabileceği en güçlü araçlar, sanat ve drama.
Sanatı kucaklayın. Sevgiler!
Bize zaman ayırdığınız, bu denli kapsamlı, açıklayıcı bilgi ve tecrübelerinizi paylaştığınız için tekrar çok teşekkür ederim. İyi ki varsınız! Eminim okuyucularımız bir yandan drama atölyelerini araştırmaya başlamıştır bile. Hayatımızda dönüştürücü etkileri olan şeylerle her gün karşılaşmıyoruz maalesef. Ama bugün onlardan biri olacak bizim için, sayenizde. Tekrar teşekkürler.
Hicret Aydoğar’ın Çocuk Edebiyatı üstüne önerilerini konu edinen yazı için tıklayınız.

Merhaba çok güzel bir röportaj olmuş. Tam da yaratıcı drama kursumdan haber geldiği gün bu röportajın yayınlanması muhteşem bir zamanlama. Hadi bakalım hep beraber yaratıcı drama ile daha farkındalıklı ve çok yönlü olmaya
BeğenLiked by 1 kişi
Nasıl güzel bir tesadüf! Tesadüf mü acaba:) Drama bizi çağırıyor 💃💃
BeğenBeğen