Hangi işte çalışırsak çalışalım, ne gibi bir tecrübemiz, bilgi birikimimiz olursa olsun aşağıda yine de dikkat etmemiz gereken basit kurallar yer almaktadır. Bu kurallara uymamız belki istediğimiz terfiyi getirmeyecektir ancak uymadığımızda muhtemelen istediklerimizi alma süremiz belirsiz sureli uzayacaktır.
İşte işyerinde dikkat etmemiz gereken basit kurallar:
1- Acı ama gerçek, işe geç kalmamak
En kolay izlenebilen gösterge olmasından mıdır nedir, geç kalma mevzusu oldukça olası ve gerçekçi olmasına rağmen üstlerimizin ve birçok zaman iş arkadaşlarımızın pek hoşuna gitmemektedir.
Ne kadar çok geçerli sebebimiz olursa olsun, trafikten tutun da akşam mesaiye kalmış olmamıza değin, yine de geç kalmamak için azami önem göstermek oldukça önemli. Biraz erken kalkarak, biliyorum uykumuzu alıp işte daha çok verimli olmayı hepimiz daha çok istiyoruz, veya hazırlanma tempomuzu yükselterek veya öğle keyfimizi fazladan uzatmayarak işe vaktinde gelmeyi alışkanlık edinebiliriz. Yapılan araştırmalar, patronların gözünden işe geç kalmanın vehametini sonrasında kalınan mesailer ile bile silemeyeceğimizi göstermektedir.
Bunun yerine işe erken gelip, biraz çay kahve hazırlığı yapmak, burası benim evim gibi ne güzel moduna girmek, gelen iş arkadaşlarımıza ben hep burdayım havası vermek gün içinde bizim için oldukça pozitif etkilere sahip olacaktır.
2- Arkadaşlarla Uyumlu Olabilmek
Gerçekten bazı arkadaşlar “hep mi bana denk geliyor, seçmece mi burası” sorularını akıllara getirse de, önemli nokta şu ki, nerde olursak olalım, etrafımızda daha az anlaşabildiğimiz, iletişim kurmakta zorlandığımız, pek beğenmediğimiz, işini özensiz yaptığını düşündüğümüz, işimize karışan, hafif mobbingli kişiler olacaktır.
Bunların olmayacağını varsaymak veya beklemek yeterince gerçekçi değil. Sürekli bunları “sorun” gibi, ki tabi ki bir sorundur, anlatıyor, dert yanıyor olmak da başka bir sorun oluyor.
Bu durumda ne yapabiliriz? Öncelikle iyi gözlem yapalım. Bize kimler destek veriyor, işlerimizde bize yardımcı oluyor, yapıcı eleştirilerde bulunuyor, hata yapmamızı seyre dalmıyor, motivasyonumuz düşer gibi olduğunda bizi ayağa kaldırıyor? Bu soruların birkaçına cevap olabilen arkadaşlarımız varsa ne ala.
Öncelikle bu arkadaşlarımıza gerektiği gibi davranmaya, yardımcı olmaya çalışalım. İş yerindeki iyi bir arkadaşlık gerçekten hazine değerinde.
Asıl gelelim diğerlerine, istenmeyen ve anlaşılmayan sebeplerden ötürü bizim iyi olmamızı pek istemeyen arkadaş grubuna, ki bunların varlığı sabit. Bir şey olmadığı durumda bile negatif davranan bu arkadaşlara karşı, kendimizi korumamız, iletişimimizi sürdürmemiz, ancak bu arkadaşlar ile pek fazla bir şey paylaşıp olmayacak dramalara konu olmaktan kaçınmamız önemli.
Ayrıca, bu arkadaşlardan göremeyeceğimiz dostane tavırları özlemekten uzak durmamız, ve enerjimizi daha sürdürülebilir kaynaklara vermemiz mantıklı olacaktır.
3- Amirim ne diyor, ben ne yapıyorum?
Müşteriyi anlamak önemli. Müşterinin tam olarak ne istediğini anlamak, beklentilerini, satır aralarını okuyabilmek, tarzını, üslubunu oturtabilmek önemli. Amirimize, bir üstümüze işi sunduğumuzu düşünürsek, müşterimiz amirimiz.
Bunun için de iyi gözlem yapmak, iyi dinlemek, iyi not almak ve sonrasında topladığımız bilgileri değerlendirmek gerekiyor.
Gerektiği yerde soru sormaktan çekinmeden, bu isle ilgili hangi kaynaklara ihtiyacımız var, bizde neler eksik, her şeyi çalışma süresince belirlemek gerekiyor.
Ayrıca işin tamamını teslim etmeden once,mümkün mertebe işi gösterip taslak için görüş istemek bizi büyük hatalardan ve zaman ve prestij kayıplarından koruyacaktır.
Verilen isle ilgili çok basit, ne var bunda demeden, veya çok gözümüzü korkutmadan eğer analile başlarsak yol haritamızı güzel oluştutabiliriz. Küçük parçalar daha kolay yutulur ne de olsa.
En önemlilerinden biri, karşı tarafı zaman konusunda strese sokmamak. İşi istenen zamanda, beklenen kalite ile teslim edebilmek, tir kişinin aynası lafa bakılmaz kabülünden bir derece verecektir bize.
4-İş Kültürünü Anlamak
Artık her birimiz daha sık ve daha fazla iş değiştiriyoruz. Bir işe girip bir daha emeklilikte ordan ayrılmak eskisi kadar çoğunlukta değil. Bu durumda yeni işimize önceki tecrübelerimizi, iş alışkanlıklarımızı transfer etmeye çalışmak pek de uygun olmayabiliyor.
Yeni iş yerimizde bolca gözlem yapıp, iş kültürünü anlamaya çalışmak, o iş yerindeki basit dinamikleri çözmek hem daha az hata yapmamızı sağlayacaktır hem de bize oldukça fazla zaman kazandıracaktır. Arkadaşlarımız ve üstlerimiz de işe hızlıca adapte olduğumuzu düşünecek ve kendileri için iyi bir tercih olduğumuzu teyit etmiş olacaklardır.
Bu süreçte gözlem yaparken belki iş süreçlerindeki aksaklıkları veya daha iyi olabilme ihtimallerini de değerlendirip gerektiği zaman bu konularda görüşlerimizi paylaşabiliriz.
Bir taşla birkaç kuş işte böyle bir şey.
5-Çalışkan Olmak, İşle İlgilenmek
İşte gerçek bir klişe!! dendiğini duyar gibiyim. Ama değil:)
Bazı ifadeleri duyarız, çokça duyduğumuz için de kimi zaman içlerini dolduramayız. Çalışkan olmak önemli, ancak ne yaparsak çalışkan oluruz? Çalışkanlığın ölçüsü nedir?
İş yerinde, size verilen işi gerçekten iyi yapmanız, hakkıyla yapmanız gereklilik. İşin olabilmesi için, belli ihtiyaçları karşılayabilmesi şart. Bunlara ek olarak işin takibini yapmak, bu işteki gelişmeleri izlemek, beliren ihtiyaçları farkedebilmek, işe bir yenilik, farklılık katabilmek oldukça önemli.
Bir deyiş vardır, iş yerinde size kim olduğunuz için değil yaptığınız iş için saygı duyarlar diye. Bir yerden sonra da yaptığınız iş, siz oluyorsunuz. Böyle bir kısır döngü.
Ancak kendimize şunu soralım, elimizde bir iş var ve bu işin çok iyi yapılmasını istiyoruz. Bu işi kendimize verir miydik?
Bunun için yeterince özverili, sorumluluk sahibi, akıllı, donanımlı, disiplinli miyiz?
Bu işin altından en iyi “o” kalkar dediğimiz zaman, o kişilik zamirinin içini doldurabilir miyiz?
İşin en güzel kısmı, şimdiye kadar böyle bir izlenim uyandıramadıysak bile bundan sonraki tutum ve davranışlarımız ile durumu her zaman lehimize döndürebiliriz, yeter ki forma giyelim, o maça çıkalım!
Antremanda disiplinli , formda olduğumuzu, hazır olduğumuzu, istekli olduğumuzu göstermek zor değil, tersi de geçerli 🙂