Eve geldik. Yoğun, yorucu, keyifli, zevksiz, öylesine veya nasılsa nasıl bir akşam. Evdeyiz ama.

Öncelikle şunu belirtmeliyim ki yoğun yorucu sosyal hayattan biraz kendime zaman ayırıp evde kendimi dinlediğim, ruhumu beslediğim akşamlar benim için vazgeçilmez bir rituel olmaya başladı. Artık programımın doluluğundan onur duyduğum günler geride kaldı. Hafta içi mümkün mertebe akşamlarımı herhangi bir şeyle doldurmuyorum, aksine akşamın zenginliğini bolca yaşamaya zaman ayırıyorum.

Velhasıl evdeyiz.

İşten eve gelir gelmez, saat 18.00 sularında -kiminize göre oldukça şanslı olabilirim- yemek yemezsem, açken ben, ben değilim diyebilirim.

Sevdiklerimizle akşam yemeği

Çok büyük bir öğün olmamasına ve çok aşamalı olmamasına özen gösteriyorum. Şöyle ki; çorba, ara sıcak, ana yemek, ara soğuk, salata, içecek, tatlı gibi uzayan mönülerden bir seçki yerine çorba-salata gibi daha hafif geçişleri tercih ediyorum. Sofrada güzel bir sohbet için yeterince kalacak ve doyduğumu hissettirecek seçenekler tercihim.

Sohbet keyfi

Akşam yemeğinin üstüne hem tatlı hem kahve niyetine güzel, demli bir sohbet. Günümüzün nasıl geçtiğinden, nasıl geçmesi gerektiğine dair irili ufaklı konular, su üstünde güzel halkalar, akşam serinliğinde.

Biraz hareket

Eğer bu sohbeti hafif bir yürüyüş eşliğinde yapabileceksek şahane. Yemekten sonra koltuğa yığılıp kalmak yerine, biraz hareketlenmek, etrafı toplamak bile olsa iyi geliyor. Diğer türlü o koltuğa oturmaya göreyim tüm akşam miskin miskin geçiyor. Biraz hareket günü yaşatacak!

Biraz hareket diyorum ama aslında tüm motivasyonumu toplayıp 20-25 dk lık egzersizler yapmak bana kendimi en iyi hissettiren şeylerin başında geliyor 🙂

Odama çekiliyorum 

İşte dalgaların köpürdüğü o an’a geldik! Heyecanlanmayın, hemen açıklıyorum: Mümkünse saat 21.00 gibi ben odama çekiliyorum 😀

Birçoğumuz için mümkün olmayabilir, kulağa ütopik gelebilir, stres yok:)

Biraz okumaya, düşünmeye, yazmaya, kendimle hem hal olmaya vakit ayırmak bana çok iyi geliyor. Evde tv olmadığını da hesaba katarsanız, odama çekilmeyeyim de ne yapıyım di mi:)

Yalnız “odaya çekilme” konseptine birkaç saniyede alıştıysanız, şunu söyleyebilirim, işin tüm püf noktası burası. İstediğimiz şeyleri yapabilmek için belli bir zamanı belli bir şey için ayırmak çok önemli. Belki kendinize ayırdığınız saatte okumalarınızı yapacaksınız, belki ütünüzü, belki yarınki yemeği, belki çocuğunuzla biraz oyun oyanayacaksınız, belki de eşinizle ilişkinizi zenginleştireceksiniz, kim bilir. Ama saatlerin öylece uçup gitmesine izin vermemek için, her günü geceyi birbirinin aynısı gibi koşturmacayla geçirmemek için belli bir zamanı önceliğinize ayırın. Şiddetle tavsiye ediyorum, hayatınızın dönüşmeye başladığını hissedeceksiniz.

Uyku saatinden önce

Su ile detoks yapabilirsem beni çok rahatlatıyor. Hem de sıcak ayak banyosunun içine lavanta yağı damlatıp aroma terapi de yapmış oluyorum. Yatmadan önce odam ve ev  misler gibi lavanta kokuyor. Lavanta kokusunun çok rahatlatıcı, gevşetici bir özelliği var. Yoga hocam savasana pozunda, yani sırt üstü uzanıp rahatlama kısmına geçtiğimizde burnumuzun üstüne alnımıza sürerdi.Haklılık payı var gerçekten.

Ben de bazen yastığıma birkaç damla lavanta yağı damlatıyorum. Leke de bırakmıyor. Rüyamda da güzel kokuyor:)

Yoga demişken, uyumadan once yatağımda veya yerde, birkaç tane uyku öncesi pozla kendimi iyice uykuya hazırlıyorum. -Pinterest sayfamda yoga panosunda bulabilirsiniz. -Böylelikle, ben koyunları değil, koyunlar beni sayıyor:)

Yaşamı daha huzurlu geçirebilmek, istediklerimizi, planlarımızı gerçekleştirebilmek için zamanı yönetme konusunda usta olmamız gerek. Ritüeller bu konuda bana çok yardımcı oluyor, umarım sizin de kendi ritüelleriniz olur.

İyi geceler!