Aile Üstüne

Seçme şansımız olmadan başlıyoruz. Hatta her birimiz genetik mirasımızı alsak da her zaman paketin içinden bir aile çıkmıyor. Ama sonra, seçme şansımız da olabiliyor. Peki seçebilenler nasıl seçiyor ailelerini? Nasıl aileler olmaya niyetleniyoruz, meylediyoruz? Bunda içinde yetiştiğimiz ailelerin etkileri nasıl oluyor? İdeal aile nasıl olurdu?

Tabi şunu da düşünebiliriz: Şart mı aile olmak? Bu aile kurma motivasyonu nereden geliyor? Ailenin kutsallığının temelinde ne var? Yoksa siz ailelerin kutsal olmadığını mı düşünüyorsunuz?

Çocukken iki yetişkinin arasında yürümenin ne denli zor olduğunu tecrübe etmiştim. İki yanımda ellerimden tutmuşlar, yürüyoruz. Sohbet ilerliyor, aralarında. Sonrasında fiziki varlığım dahi aralarında kalabilmeme yetmiyor. İki yetişkin konuşurken birbirlerine yaklaşıyorlar ve beni geriye atıyorlardı. Adeta kurbağalama yüzer gibi kollarımla öne atılıp eski yerimi almaya çalışıyorum. Böylelikle aynı hizada olabiliyoruz. Bunun gibi birçok tecrübeden hareketle kimse beni çocukların en sevdikleri oyunun görünmez olmak olduğuna ikna edemez. Normalde görünmezler zaten.

Çocukların söylediklerinin de yarısını duyduk, yarısını dinlemedik. Çocukken hatta ilk gençlik yıllarımda sorduğum soruların, yaptığım yorumların duyulmadığını fark etmiştim. Sorumun ardından bir cevabın geleceği umuduyla bitmesini beklediğim sessizlik bazen öylece sürerdi. Bazense “O değil de…” babında başka bir konuya geçilirdi. Kim bilir yeterince dinlenilmemek bizi nasıl etkilemiştir? En görünür etkilerden biri o dönemdeki, belki de daha sonraki konuşma şeklimizdedir. Dinlenilmeniz için çok çok ilgi çekici bir şey mi anlatıyor olmanız gerekiyordu? Veya size ayrılan kısa bir an olduğu için hızlı hızlı, bir çırpıda mı konuşmalıydınız? Belki de pek dinlenilmediğinizi fark ettiğiniz için konuşmak ilk tercihiniz olmadı.

Çok çocuklu ailelerde, ki iki çocuğun olması bile yeterli, ebeveynler çoğu zaman bir çocuğu daha üstün tutarlar. Ona ilgileri, tutumları, davranışları daha farklı, daha kayırıcı olabilir. İnsanların ötekileşmesi, kendilerini ait hissetmemesi ailede mi başlıyor? Belki de bunun için mülteci ya da göçmen olmayı beklemeye gerek yoktur.

Çocukların gücü olmadıkları, karşı koyamadıkları için onları dövebildik. Gelişmiş sayılan ülkelerde dahi çocukları fiziksel olarak hırpalamak suç kapsamında değildir. Hatta bundan elli yıl önce yazılan kitaplarda ebeveynler çocuklarını ne zaman, nasıl döveceklerine dair tavsiyeler bulabilirlerdi. Bugün sokakta bir yetişkin bir çocuğu hırpalasa kaçımız duruma müdahale etmeyi tercih eder? Geleneksel olarak konuyu aile içi mesele görür karışmaz mıyız, yoksa yetişkinin ne yaptığının bilincinde olduğunu mu varsayarız?

Biz bu davranışlarımızla çocuklara ne mesaj vermiş olduk? Dinlenilmek, görünür olabilmek için neye sahip olmalarının gerektiğini öğrendiler? Güç, olabilir mi? Paranın, itibarın getirdiği güç, bunların bulunmadığı yerde ise kaba güç. Ama enikonu: Güç.   

Öyle, böyle büyüdük. Şöyle bir baktığımızda ne görüyoruz? Başka evlerde görebildiğimizi, fark edebildiğimizi; filmlerde görüp, romanlarda okuyup kahraman için üzüldüğümüz o anları kendi ailelerimizde görebiliyor muyuz? Bunu tespit ve teşhis edebiliyor muyuz? Bizim hiç Karamazov babamız oldu mu? Peki ya Goriot Babamız? Yoksa biz Goriot Babanın kızları mıyız?

Ailelerimize, yetişme ortamlarımıza uzaktan bakabilmemiz mümkün olabilir mi? Objektif olabilir miyiz? Fark edebilir miyiz nelerle karşılaştığımızı? Çocukken daha zordur, belki mümkün değildir. Peki ya yetişkinken ailelerimizin çok da destekleyici, gerektiği gibi olmayan davranışlarını, tutumlarını fark edebilmemiz mümkün mü?

Bir arkadaşımın boşanma sürecinde eşi arabayı satıp parasını bölüşmek yerine ihtiyacı olabileceğini düşünüp direkt kendisine bırakmıştı. Ancak bu arkadaşımın ailesi “O zaman arabayı sat da borçlarımızı ödeyelim.” diyebilmişti. Kendi çocuklarını değil, daha çok kendilerini düşünmüşlerdi. Bazen bizi en çok düşündüğünü varsaydığımız ailelerimiz aslında bizi en çok düşünenler değiller midir?

Tersine, bir aile ne derece korumacı olabilir? Ne derece müdahaleci olabilir?  Aile içinde birinin yararına olduğu düşünülen şey için aile ne derece ısrarcı olabilir? Bir yarar söylemi ile aile içinde birbirimizi ikna etmeye çalışmakta, dahası dayatmakta sınır neresi olmalıdır? Bu konu eğitim, meslek, arkadaş, iş, eş seçimi olabilir. Tehlikeli, zararlı alışkanlıklarla ilgili olabilir; tedavi seçimi ile ilgili olabilir. Gerçek bir yarar ve zarar durumunun kesin olduğu durumlar da dahil ne derece ısrar edebilir bir aile? Sınırı nerede çizmek gerekir? Sonuçları kim, kimler ne derece paylaşabilir? Sorumluluk ne ölçüde paylaşılabilir?  

Küçümseyen, aşağılayan, dışlayan, durmaksızın eleştiren, zorbaca davranan, azımsayan, önemsemeyen, ilgisiz, otoriter, müdahaleci, istismarcı, sömürücü, şiddet dolu, narsist, bağımlı aileler yok mu?

Bu yetişme ortamlarında çocuklar neyi öğrenmiş oluyorlar? Hangi tutum ve davranışları normalleştirmiş olurlar? Nasıl ortamlarda yaşamayı öğrenmiş olurlar? Böylelikle hangi ortamlara uyum sağlamaları daha kolay olur? Ortam nasıl eşler, arkadaşlar seçmelerini olası kılar? Bu ailelerin çocukları da bu ortamları kendi içlerinde ve dışlarında yeniden üretmezler mi? Bunlardan ayrı olarak, böyle ailelere sahip çocuklar, büyüyüp yetişkin oldukları zaman aileleriyle nasıl bir ilişkileri olur? Kendilerini koruyabilecekleri mesafeyi ayarlayabilirler mi?

İdeal bir aile nasıl olurdu o halde?

Kişilerin kendi varlıklarının erimediği, varlıkları ile diğerlerine destek oldukları ve diğer canların da varlıklarına alan açtıkları bir aile ideal olur muydu?

2 Comments Kendi yorumunu ekle

  1. Anonim dedi ki:

    Müthiş bir yazı olmuş daha önce okumuş olmayı dilerdim

    Liked by 1 kişi

    1. Zeynep Yılmaz dedi ki:

      Bunu duymak ne kadar güzel!

      Beğen

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s