Hangi anlarda, durumlarda kendimizi utanmış, sıkılmış hissederiz? Öyle bir an ki, o an bir kaplumbağa olsak içine çekilmek, küçülmek isteriz. Tanıdık mı?
Aşağıdaki durumlarda, anlarda kimler kendilerini diğerlerine karşı utanmış, sıkılmış hisseder?
- Henüz evlenmedin
- Erken evlendin
- Eşinden ayrıldın
- Ebeveynlerin ayrı
- Farkında değilsin ama dişinde bir şey kalmış, sen gülüyorsun
- Farkında değilsin ama çorabın kaçmış, fermuarın açık kalmış, eteğin açılmış…
- Ağzın kokuyor
- Herkesin önünde ayağın takıldı, yere düştün
- Arabayı park edemiyorsun
- Eleştirildin
- İşten çıkarıldın, kovuldun
- Etrafındakilerden az kazanıyorsun
- Kirada oturuyorsun
- Kardeşinle aynı odada kalıyorsun, kendine ait bir odan yok
- Kendi yatağın yok
- Ailenle yaşıyorsun
- Ailene sen bakıyorsun
- Ebeveynlerin işsiz
- Ebeveynlerin pek de gurur duymadığın bir işte çalışıyorlar
- Cebinde hiç paran yok
- Ayakkabının markası ünlü bir markanın çakması
- Akıllı telefonun yok
- Birkaç gündür sularınız, elektriğiniz kesik
- Yazım yanlışı yapıyorsun
- Kazandığın, okuduğun okul
- Sevgilin yok
- Çocuğun yok
- Araban yok
- Bedeninden hoşnut değilsin
- Sırada önüne geçtiler
- Sevdiğin birisi çok konuştu, yersiz konuştu, biraz agresif konuştu, biraz argo konuştu.
- Arkadaşlarının konuştuğu konudan hiçbir şey anlamadın
- Başkalarında var ama sizin evinizde yok
- Yıllardır bir terfi alamadın
- Mezun oldun ama iş bulamadın
- Üniversiteye gidecek paran olmadı
- Sınavı kazanamadın
- Vize çıkmadı
- Seçmeleri kazanamadın
- Takıma giremedin
- Kardeşin yok, kardeşin çok
- Yanlışlıkla gaz kaçırdın
- Araba istop etti
- Kayboldun
- Alışverişte paran çıkışmadı
- Kışın montun, botun yok
- Yüzme bilmiyorsun
- Bisiklet süremiyorsun
- Oturduğun mahalle, ilçe, il, bölge, ülke, kıta
- İzlediğin reality şovlar, programlar, filmler
- Dinlediğin müzik
- Pek iyi okuyamıyorsun
- Arkadaşlarının gittiği yerlere gidebilecek durumun yok
- Mahallenin, ilçenin, ilinin, bölgenin, ülkenin dışına hiç çıkmadın
- Sosyal medyada pek takipçin yok
- Paylaşımlarını beğenen yok.
- Bloğunu okuyan yok, videonu izleyen yok
- Kitabın, kasetin hiç satmadı.
- Makalen okunmadı.
- Derslerin tercih edilmiyor.
- Bir markan var ama pek itibar görmedi.
- Satış rakamların iyi değil.
- Oturduğun evin dış sıvası yok.
- Araban eski model
- Gündemden haberin yok
- Entelektüel bilgin zayıf
- Yabancı dil bilmiyorsun.
- Annen/Baban kim bilmiyorsun
- Okula devam edebilmek için çalışmak zorundasın.
- Bilgisayarın yok.
- Etnik kökenin, inanışın, uyruğun, dilin…
- Eşin çalışmıyor, işsiz.
- Çocuğun okulda başarısız.
- Göçmensin, mültecisin, sığınmacısın
- Aldatıldın.
- Terk edildin.
- Yaşamak istediklerini henüz hala yaşayamadın.
- Fıkrana kimse gülmedi.
- Aynı partide aynı şeyleri giymişsiniz.
- En kötü sen giyinmişsin.
- Giyinememişsin.
- Bir engelin var.
- Teklif ettin ama kabul etmedi.
- Tedavi gördün, görüyorsun
- Arkadaşın yok.
- Telefonun pek çalmıyor.
- Hiç tatil yapmadın.
- Yaptığın iş
- Bozuk diksiyonun
- Şiddete uğramış olman
- Cinsel yönelimin
- Cinselliğin
- Takıntıların, zorlantıların
- Zevkin, zevksizliğin
- İlaç kullanıyorsun
- Akademik başarın, notun, sınav sonucun, ortalaman…
- Gelirin, giderin
- Söküğün var
- Ayakkabını çıkardın, çorabın delik
- Bulaşıcı bir hastalığın var
- Mizah anlayışın
- Borçlusun
- Maaşına haciz geldi
- Mahkemeye çıktın
- Ev sahibi seni aradı ve kira gecikti dedi
- Sana ev vermediler
- Birikimin yok
- …
Bu liste uzar da uzar. Sahi ne kadar uzar? Siz neler eklerdiniz?
Sahi, kaç tanesinde utanmış, sıkılmış hissedersiniz? Bu anlardan, durumlardan hangileri sizi utandırır? Hangileri güçsüz hissettirir? Yani siz utanmış, sıkılmış, küçümsenmiş hissedersiniz.
Aslında bu durumlar bir utanma, sıkılma sebebi midir yoksa utanan, sıkılan bizler miyiz?
Hepsi hayatın içinden insan manzaraları, bizim hikayelerimiz türlü türlü. Hepsi olağan, hepsi sıradan. Ama bu anlarda, durumlarda sıkılmayı, utanmayı öğrendik. Siz ne dersiniz?
Bu 100’ü aşkın maddenin, 10 tanesinde bile utanmış hissediyorsak hayatı kendimize ne kadar zorlaştırıyoruz.
Kendime şunu söylüyorum:
Hata yapabilirim. Kusurlarım olabilir. Bazen bir işi elime yüzüme bulaştırabilirim. Bazen çuvallayabilirim. Her şeyi harika yapamam. Benim sorumluluğum bana, diğerlerinin sorumluluğu kendilerine.
Bu beni rahatlatıyor. Hata yapabilme lüksüm beni rahatlatıyor. Mükemmel olmak zorunda değilim. Hatta belki de mükemmellik; içinde kusurları barındırabilme ve o kusurları hazmedebilme hali olabilir. O halde mükemmellik var olabilir.
İşte bütün mesele bu: Kabul.
Siz ne düşünüyorsunuz bu konuda? Değerlerimiz, hayata bakışımız, şemalarımız, inançlarımız bizi zorluyor mu bazen?
Ne yapmalı o halde?
Kendimi olduğum gibi kabul etme konusunda önceleri sınıfta kalırdım.. çokça utandım, çekindim.. En olağan durumlarda bile utanacak bir şey buluyordum. Şimdilerde kendimle barışığım..
Utanmak duruma, mekana, kişiye göre değişken..toplumsal algılarda yerleşenler de utanmamıza sebep oluyor..
Kendimle barışık olmak çok yol aldırdı bana..Yaşamı bir kere doya doya yaşamak varken, utanmak ve sıkılmakla kendimizi esir ediyoruz.
Ama sunu söylemeden de edemeyeceğim.. Başkaları adına da utanıyorum bazen ya da onların karşısında sessiz kaldığım için kendimden utanıyorum. Bu konu etnik köken yargıları.. ses çıkarıp medeni tartışmak varken, sessiz kalıp çokça utandım..
Daha güzel günlere..☺️
BeğenLiked by 1 kişi
Bu mesajı okumak bana umutlu hissettirdi ayrıca ziyadesiyle mutlu oldum. Sevgili Zeynep, kalemine yüreğine sağlık.Kendimizle barışınca öyle çok kapı açılıyor, dünya öylesine güzel görünüyor ki… Umuyorum bunu hepimiz başarabiliriz.
BeğenBeğen
SELAM.Çocukluğu “utangaç”lıkla geçmiş biriyim.İyi bir ailem,okul yaşamım ve arkadaşlarım vardı.Okulumda,sporda başarılıydım.Fakat bana kimse bir şey sorsun,söylesin istemiyordum.Öğretmen bana söz verecek diye büzüşüyordum.Eleştirilmekten ,göz önünde olmaktan ,övülmekten utanıyordum.Fakat zaman içinde çözdüm.Şükürler olsun.Nasıl derseniz..İlginçtir.Kendi kendime yetebileceğimi, kimseye muhtaç olmadığımı anlayıp kendimi keşfettiğim gün..1961 doğumluyum.1981 kasımında tüm gereksiz algılarımı çöpe attım..İnsanın kendi özünü görmesi gerekiyor.
Bu bana öğretmenlik mesleğimde çok şey kattı.Utangaç öğrencilerimde mesafeyi onlara bıraktım.Çok yararlı oldu.
İyi günler.Selamlar.
BeğenBeğen
Henüz 20 yaşında bu durumu çözmüş olmak size ne güzel bir konfor vermiştir. Birçoğumuz sizin kadar şanslı değiliz sanırım bu bakımdan. Hatta ben de hala utanma, sıkılma ile mücadele ediyorum. Ama mücadeleye değer gerçekten. O hafifleme duygusu paha biçilemez geliyor bana. Bir keresinde ses tonuma iltifat eden birine “Uzaktan davulun sesi hoş gelir.” Demiştim. Sonra neden böyle dedim diye o kadar garip hissetmiştim ki. Umuyorum öğreneceğiz eleştirilmeyi, iltifat kabul etmeyi, hata yapmayi. Öğrencilerinizle ilgili mesafeyi onlara bırakma kararınız benim için ufuk acıcı oldu. Paylaşımınız için çok teşekkürler. Kaleminize, yüreğinize sağlık
BeğenLiked by 1 kişi
Zayıf yönlerimize darbe vururlar genellikle. Bu acı zordur. Bu acıyı çekmektense radikal bir karar almayı yeğliyorum diyelim. Size güzel günler diliyorum. Sizinde yüreğinize sağlık. Yazdığınız yazı yazma gereği hissettirdi. Genelde başkalarının yorum ve fikirlerine yorum yapmıyorum. Kişiyi tanımadan yorum yapmak doğru gelmiyor. Çünkü herkes farklı yaşar hayatı. Sağlıkla kalın.
BeğenLiked by 1 kişi