Üniversitede Bu Yedi Davranıştan, Tutumdan Sakının

Bir anda büyümemiz beklenemez belki ama daha iyi davranışlar kazanabilmek için çaba harcamamız gerekir. Biraz aynayı kendimize tutup, yapabilirsin, yapabilirsin diyerek büyümemizi hızlandıralım ve bu kötü davranışlardan kurtulalım:

1-Kopya çekmek

Eğitim öğretim hayatımızda sanki laf olsun diye yapılmaması tembihlenmiş, kimsenin pek aldırmadığı, adeta gelenekselleşmiş bir şeydir kopya çekmek. Halbuki kötülerin kötüsüdür, imaj zedeler. Gerçekten de ülkemizde kabullenilmiş gerçek gibidir de, yurt dışında bahsi bile olmaz, yüz kızartıcıdır. İyi üniversitelerde etik olarak hoş görülecek bir şey değildir.

Hele de dersleri kaçıran, not tutmayan, derslerle bağı zayıf bir öğrenciyseniz bir de sınavlara çalışmamış arkadaşlarınızdan kopya isterseniz…Derin bir nefes alın, geçti, bir daha yapamayacaksınız. Zaten yapmıyorsunuz. Diyen gitti.

2-Yerine imza attırmak

Arkadaşlar, ne birine “yerime imza atar mısın?” diye sorun ne de birinin yerine imza atın. Gereksizdir, hayat kurtarmaz, iyilik yapmazsınız, ne kendinize ne de başkasına. Aksine hocayı uğraştırırsınız, bir de tek tek yoklama yapıp da kimin fazladan imza attığı bulunursa, tabi ki o siz değilsiniz ama bakın nasıl ortam bir anda gerildi. Hayalinizdeki üniversite ortamı bu değil galiba. Daha iyisi için sizin de daha iyi davranmanız gerekir, sorumluluk herkeste, unutmayın.

3-Üst dönemlerden not bulup onları sadece kendine saklamak

Arkadaşlar hayat üniversite not ortalamasından daha fazlası. Üst dönemlerle aranızı iyi tutup önceki senelerin sınav sorularını toparladıysanız veya elinizde iyi notlar varsa bunu yalnızca kendinize ve en yakın arkadaşınıza saklamayın. Paylaşmaktan çekinmeyin. Siz paylaşmazsanız, kimse bir şeyi paylaşmazsa nasıl daha iyi olmayı planlıyorsunuz. Önemli olan notların kendisi değil, zaman ayırıp derse çalışmış olmak. Bu konuda da daha paylaşımcı olmakta yarar var.

Arkadaşlarınız eğer sizin ders notlarınızı istiyorsa hiç kapris yapmayın onlar geziyor ben derse giriyorum diye. Derslere devam etmenin size çok yararı olacak, dersi derste öğreneceksiniz ve notlara dökemeyeceğiniz birçok ayrıntıyı derste yakalamış olacaksınız. Siz kendinizden sorumlusunuz, iyi bir şey yapıyorsunuz ve notları da sizden istemeleri gurur verici olsun, anlamadıkları yeri de size soracaklardır. Bu sayede konuları pekiştirmiş bile olabilirsiniz. Yani her halükarda kazanan sizsiniz, arkadaşlarınıza yardımcı olmaktan imtina etmeyin. Belki notlarınızı paylaşarak onları derse girmemeye motive ediyor gibi görünebilirsiniz ama eminim derse girmenin önemini arkadaşlarınızla paylaşarak vicdanınızı rahatlatabilirsiniz. Gerisi onlara kalmış.

4-Daha başarılı olabilmek için birbirinden bilgi gizlemek

Herhangi bir burs duyurusu olabilir, sınav başvurusu, staj duyurusu veya hocanın derste söylediği önemli bir bilgi. Aman kimse görmemiş, duymamış olsun diye ummaktan ziyade daha açık ve paylaşımcı olmak bize kalıcı bir davranış şekli kazandıracaktır. Emin olun çarpan etkisi gibi dönüşü bize çok daha iyi olacaktır. Zaman bilgi çağı, bilgiyi elimizde sıkarak, yalnızca bizim gibi davranmak yerine bilginin daha ulaşılabilir olmasına yardımcı olmak daha iyi toplumlar yaratacaktır. Sorumluluk almaktan korkma, paylaş.

5-Ortak projelerde, çalışmalarda kaytaran kişi olmak

Her zaman soran, araştıran, kafa yoran, çalışan öğrenir, bilir; bolca pratik yapan daha iyi yapar, daha kolay yapar. Eğer grupla yapılan bir çalışmada yeterince sorumluluk almayıp kaytarırsanız hem siz öğrenemezsiniz hem de grubun yükünü artırır, performansı düşürürsünüz.  Bu kişi olmak ister misiniz? Bunu alışkanlık haline getirirseniz hem grup çalışmalarında istenmeyen kişi olursunuz hem de yapmaya yapmaya tembelleşirsiniz. Bu alışkanlığı bir ileriki safhaya taşıyıp bunu bir tutum haline getirirseniz iş hayatınızda da ikili ilişkilerinizde de yeterince mutlu, verimli olamazsınız.

6-Ben onunla konuşmuyorum, sen de konuşma diyen kişi olmak

En son ilkokulda mı duymuştuk yoksa geçenlerde bir arkadaşımız bunun için bize tavır mı aldı? Grup olup birilerini dışlıyor muyuz hala?

Üniversite dönemi tam bir başkalaşım, ne oldum ben modunda arayış evresidir. Bu yüzden hem kendimize hem de arkadaşlarımıza hoşgörü ile yaklaşalım. Ne kendimizi ne de diğerlerini çok sert yargılamayalım, kararlar alıp, kesin çizgilerle ilişkileri kesip atmayalım.

Hoşlanmadığımız durumlar için tepkilerimizi her zaman gösterelim, mesafe koyalım ama çok sert çıkışlarda bulunmayalım. Arkadaş grupları mezuniyete kadar daha çok bozulur, kurulur.  Bu uzun üniversite döneminde kim bilir gelişip çok daha başka bir kişi olacağız, hem biz hem de arkadaşlarımız.  Bu yüzden anlayışlı olalım. İlişkilerimizi uç noktalarda yaşamayalım. Daha rölantide tutalım. Birbirimize zaman verelim.

7-Sınırları zorlamak, halden anlamamak

Hepimiz farklı yerlerden geliyoruz. Memleketlerimiz, yörelerimiz ayrı ayrı. Ailelerimiz farklı, bütçemiz, yetiştirilmemiz, tecrübelerimiz, endişelerimiz, hayallerimiz, ideallerimiz farklı.

Üniversite ortak noktasında beraber arkadaşlık etmeye, yaşamaya, paylaşmaya, anlaşmaya çalışıyoruz. İlk defa akşam okuldan sonra hemen eve gitmiyoruz, sosyal hayat hala devam ediyor, akşam yemeğini de beraber yiyoruz, yalnız değiliz uykuya dalana kadar. İlk defa bu denli sosyal hayatın içindeyiz.  Nasıl davranacağımızı bilemeyişimiz, rahat edemeyişimiz, tedirgin olmamız  bundan, çok haklıyız.

Tüm bunları göz önünde bulundurarak birbirimizin sınırlarına, kültürüne, yaşayışına saygı duyalım. Birbirimizi zorlamayalım. Kendi hayatımızı da arkadaşımızınkini de daha da zorlaştırmayalım. Birbirimize ısrarcı olmayalım. Bazen söylenilmeyeni de duymaya çalışalım.  Halden anlayalım. Ona göre doğru olmayabilir, dersten sonra cep harçlığını çıkarması gerekebilir, o konser önceliği olmayabilir, daha çok ders çalışması gerekebilir, bütçesi yetmeyebilir. Düşünceli olalım. Sınırları zorlamayalım.

3 Comments Kendi yorumunu ekle

  1. Mustafa Kemal dedi ki:

    Merhaba, çok hoş bir yazı emeğinize sağlık…. Üniversite hayatımda yukarıdaki maddelerin her birini gözlemlemiş ve kısmen yaşamış biri olarak, ilk iki maddenin ayrı başlık altında da değerlendirilebileceğini düşünüyorum..

    Liked by 1 kişi

    1. Zeynep Yılmaz dedi ki:

      Toplum olarak hırsızlığa hepimiz şiddetle karşıyızdır, ancak kopya çekmeyi ahlaki olarak hırsızlıkla eş tutmayız. Tutsaydık kopya çekme alışkanlığı edinmezdik veya kopya çekilmesini hoş görmezdik.Neticede, bizler kopya çekmemeyi bir ödev olarak görmüyoruz ve bizim için görece sempatik bir alışkanlık.

      Notların paylaşılmaması ile ilgili olarak (Bir an bahsettiğiniz ikinci madde sandım ve yazmaya başladım:), durumu kazan-kaybet olarak görüyoruz sanırım. Küçük bir pasta ve biz iyi bir dilim almalıyız. Halbuki pastayı büyütemez miyiz?

      Beğen

  2. Mustafa Kemal dedi ki:

    Ufak bir yanlış anlaşılma olmuş, daha düzgün ifade etmeliydim… Bahsettiğim 1 ve 2. madde idi… 2. maddeyi de gerçekleştirmiştim… Bir arkadaşımın yerine birkaç defa imza atmam gerekmişti.. Çünkü arkadaşım memurdu ve ne ünv yönetimi ne de hocaları bu durumu anlayışla karşılamamışlardı.. Tabi imza atıp hemen sınıftan kaçamadığımız için başka bir mühendislik dalında da kazanımlarım olmuştu :)))

    Beğen

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s