Sohbet Öldüren Dört hata

Etrafımızdakilerle alış veriş halindeyizdir. Güzel şeyler, sorunlar, öğrenilen şeyler, tecrübeler birçok şey paylaşım konusudur bizim için.

Yalnızca bunu yaparken sıkıcı, bencil, düşüncesiz, patavatsız olmak istemeyiz.Eğer böyleysek de arkadaşlarımız kolayca bunu dile getiremezler, bizi uyarmaktan çekinirler, kırılmayalım, incinmeyelim diye. Hal böyle olunca da eksiğimizi bilemeyiz, belki mutlu mutlu devam ederiz, sohbet edemeyenleri küçümseriz. Bizim sohbetimiz iyidir ne de olsa. Bunun sağlamasını yapabilmek için arada bir kendimizi dinlemeliyiz. Nasılım diye sormalıyız iç sesimize. Umarım sohbet öldüren 4 hatayı biz yapmıyoruzdur:

Sürekli kendinden bahsedenler, seni beni sormayanlar

Yani tamam seviyoruzdur, ilgimizi de bir nebze çekiyordur ama kimsenin dakikalarca, saatlerce o anlatsın ben hiç fırsat bulamayayım konuşmaya diye bir talebi olamaz. Arada bir kendi sesimize kulak verelim, sohbeti kendi alanımızda baskın bir şekilde mi sürdürüyoruz. Sohbet etmiyoruz da adeta monolog halinde miyiz? Birisi bir şey diyecek olduğu zaman lafı ağzına tıkıyoruz da “şimdi, o değil de…” ile başlayan cümleler mi kuruyoruz.

Belki zaman zaman hepimiz heyecana kapılıp veya kendimizi göstermek için bu hatayı yapıyoruzdur ama bir kulağımız da kendimizde olsun. Soruldukça devam edelim, detay verelim, ortamı boğmayalım. Huzursuz olmadan karşıdakini dinleyelim, belki onun da ekleyecek paylaşacak bir şeyleri vardır, olur ya:)

Sürekli dert yananlar, dünyanın en olumsuzları

Nasılsın demeye gör, “nasıl olayım:((” cevabıyla anında fark edersin hatanı. Sormaz olaydım dersin.

Hepimizin daha iyi olabilecek günleri mevcut, aklımızın köşesinde bir sıkıntımız, hayata devam etmeye çalışıyoruz. Ama sürekli, oturup kalkıp bu sıkıntıları düşünmek veya “hep seni konuşurum” formunda sürekli problemlerimizden bahsetmek sohbeti baltalamaktan, enerjimizi düşürmekten öteye geçemez. Yapılan araştırmalara göre de kötü hissettiğimiz konuları tekrar tekrar anlatmak hafızamızda o anıları derinleştiriyor ve bizi daha çok mutsuz ediyormuş. Bu yüzden aslında kötü hissettiğimiz anları tazelememek ve hafızada iz bırakmalarına sebep olmamak için mümkün olduğunca az hatırlamak ve az telaffuz etmek önemli. Ayrıca eğer problemlerimizi çözmek istiyorsak bunu defalarca anlatarak konuya duyarsızlaşmak yerine konuyu ehil kişilerle görüşmek ve çözümlere odaklanmak daha doğru bir yaklaşım olacaktır. İşin özü, sürekli şikayet eden, dert yanan kişi olmayalım. Özellikle de dönüp dolaşıp aynı konuda: iş yerinin saçmalığından, oda arkadaşının yaptıklarından, kardeşinin tutumundan, borcunun olduğundan, ilişkinin kısırlığından, bebeğinin huysuzluğundan…

Dinlemeyi beceremeyenler

Bazıları da sanki siz konuşurken gözlerini hemen bir deviriverir, hani kendisi konuşurken o capcanlı heyecanlı kişi yoktur artık, belki sizin sözünüzün bitmeye yakın enerjisini tekrar toplayacaktır ama şu anda ölü balıktan farksız sizi dinliyor, tabi sözünüzü kesip çoktan pas vermeden topla ilerlemiysüorsa. Veya “Eee,eee, sadete gel” demiyorsa.

Soracak olursanız, “ne söyleyeceğini ben zaten biliyorum, anladım” cevabıyla bu eşsiz zekasından ve ileri görüşlülüğünden mütevellit kendisine hayran olacağınızı düşünür.

Kötünün kötüsüdür dinlemeyi becerememek.

Yargılayanlar, iyi bir şey demekten imtina edenler, fazla bilmişler

Bir heves bir şey anlatırsınız, aklınızda bir şeyler vardır paylaşmak istersiniz, belki komik bir şey, belki iyi bir fikir. Tam başlarsınız gözleriniz ışıl ışıl, ışıltınız bir anda içinize kaçar, çoktan sönmezse.

Söyleyeceklerinizi, sürekli alternatiflerle görece “zenginleştirmeye” çalışma çabalarını takdir edeceğinizi düşünürler. Halbuki size bir alan bırakmazlar rahat rahat kendinizi ifade edebileceğiniz. Belki de bir şeye kızmışsınızdır, derdinizi anlatıyorsunuzdur, sizi rahatlatmak için “acaba şunu mu demek istedi” “acaba şu yüzden mi” diye rahat rahat içinizi dökmenize izin vermezler.

Veya sürekli sizi yargılarlar, ne söyleseniz sanki tersliyor gibi davranırlar, onaylanmadığınızı buram buram hissedersiniz .

Bazen de olumlu bir görüş bildirmemek; aferin, iyi fikir dememek için dilini ısıranlar vardır.

Tabi ki mümkün değil bir sohbette her şeye katılmanız, her şeyi beğenmeniz veya kendi bakış açınızı hiç yansıtmamanız. Ancak sürekli bu moddaysanız, karşı tarafın her söylediğinde bir eksiklik buluyorsanız, bir saçmalık seziyorsanız acaba doğru yerde mi değilsiniz, yanlış bir sohbetin mi içindesiniz? Çünkü kimse  bu kadar eleştirilmek, yargılanmak istemez, kimse saçma sapan şeyler dinlemek de istemez. Eğer böyle hissediyorsanız en iyisi bu sohbete katılmamak. Ne kendinizi yorun, ne de karşı tarafı kötü hissettirin.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s